Tutkunun rengi

Bir BDSM zindanına ilk kez girdiğinizde, kendinizi mest olmuş hissedersiniz. Heyecanı "solursunuz", etrafınızdaki her şey sizi BDSM'ye götürür. Cinsel bir eğlence parkında olmak gibi.  

Emin değildim, acele etmek istemedim. Ama sonunda karar verdim ki bir bdsm zindanına gidip biraz eğlenmek için doğru zamandı. Orada işler evdekinden çok daha farklıdır, genellikle sahip olmadığınız tüm o araçları bulursunuz. Etraftaki her şey size domme/itaatkarınızla gerçek bir seans yapıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Bu bana da oldu.

İtaatkarımı bdsm zindanına getirdiğim ilk birkaç sefer garipti. Biraz şok olmuştu ve ne bekleyeceğini bilmiyordu.. Bunu onun gözlerinden anlayabiliyordum. Bu yüzden Onu rahatlattım. Her şeyin harika olacağını ve bu yeni deneyimi seveceğini söyledi. "Nefes al, rahatla ve kendini bırak. Her şey kendiliğinden olacak, göreceksin!" dedim ona.

Büyülü, neredeyse gerçeküstü bir atmosfer vardı. Sanki femdom ve BDSM severler için oyuncaklar ülkesinde olmak. Kendimi doğru yerde, evimdeymişim gibi hissettim.

Sonunda buna hazırdım ama bir kez daha fark ettim ki yavaşça, akılcılıkla atılması gereken bir adım. İtaatkârımı korkutmak istemiyordum ama onun da kendini rahat hissetmesini istiyordum. Zindanı birlikte keşfettik ve bizi rahatlattı. Daha sonra üzerimi değiştirerek daha uygun bir kıyafet giydim ve yatağa doğru gittim. O da soyundu. İkimiz de hazırdık.

Hemen değiştirdim ve femdom spiralimin derinliklerine indive onu yavaş yavaş yanımda getirdim. Başlangıçta herhangi bir bdsm nesnesi kullanmadan, ama ona hükmetmek ve kontrolün bende olduğunu açıkça göstermek. Anladı ve sessizce kabul etti.

Zindanda seanslarım sırasında kullanabileceğim birçok yeni BDSM aracı keşfettim ve bundan çok memnun oldum.